10 Aralık 2007 Pazartesi

Müslüman Gençlik

Mümin, muvahhid insanlar, özellikle genç olanlar, yeryüzünde Allah’ın halifesi, Rasulullah’ın ümmeti olarak yaşam sürmek durumundadırlar. Rabbe kul olup Rabbin övgüsüyle “eşref-i mahlukat” konumuna yükselerek, öncü haller kuşanmalıdırlar. Bu ulvi vazife ve hal üzerinde dikkatle yürümektir onların hakkına düşen. Ve, öyleleri de vardır ki, Rabbe isyan ederek, yine Rabbin aşağılayıcı uslübuyla, “esfel-i safilin” vasfındadırlar. Kesin surette iman ehli insanların bu hal ve tavırlardan uzak kalmaları gerekir.

Asli olarak imanı kuşanan iman erleri ve özellikle gençler nasıl bir kimliğe bürünmelidir? Bunun üzerinde biraz düşünmek ve bu düşünceden çıkaracağımız maslahatlarla güzel bir zemin hazırlamak kaygısını taşımalıyız.

Rabbine, “ Be-lâ” diyerek ahdeden bir insan, dünya üzerinde ve ahiret hayatında kendini felaha erenlerden bulabilmesi için Kur’an ve Sünnet ikliminde yaşam sürmesi gerekir. Bu iklimde yol alam Allah Eri, Allah’ın Halifesi insan, sadece Rabbini seven, Rabbini öven, Rabbine dayanan, güvenen, sığınan ve Rabbinden korkan, hasılı kelam Rabbine kul olandır. Yani hem muvahhid hem müttaki…

Müttaki bir genç insan, siyasi, ictimai, kültüreli sosyal, ekonomik ve ailevi hayatını Rabbinin yüce Nasslarıyla ve Rasulullah’ın mübarek Sünnetiyle düzene kor ve bunların öncülüğüyle hareket noktası belirler, hayat rotası çizer kendine ve tüm insanlığa. Böyle bir insan, artık mahlukata şahidlik etme mertebesine ermiştir. Onun hayat düsturu, “Her şey Allah için” dir.

Müttaki bir genç kul, Rabbinin meşru kıldığı, gücünün yettiği ve insanlığa yarar sağlayacak bütün alanlara girmeye çalışmalıdır. Böylece şahsını, cahili sistemlerce tanımlanan “gerici” konumundan sıyırıp gerçek merhalesine yükseltir Rabbinin izniyle. Bu alanlar içerisinde, her şeyin en güzelini, en yararlısını ve en doğrusunu yapmaya gayret sarf eder.

Genç insanın üstesinden gelemeyeceği şeyler pek nadirdir, gücü nisbetince. Çünkü gençlerde yürek ve bilek işbirliği içerisindedir. Yapacağı şeylerin “en gencini”, en güzelini ve en saygı gösterilenini yapar. Adımlarını sağlam atıp hedefine dosdoğru, dimdik, gözü pek; kendi ayakları üzerinde yürümeli ve yol azığı da “Tevhidi Nasslar” olmalıdır…

Müslüman Genç, aklını imanıyla yoğurup, bu bileşkeden doğan insan modeliyle kitlesel ve bireysel eylemlerini vuku buldurur. İmanı ona, ne ütopik bir dünya ile hep güllük gülistanlık bir hayat öngörmeli ne de pasif duruşlarla eylem adamlığı suretine bürünmüşlük…
Bu meziyetleri üzerinde hayatlandıran genç dimağlar, çağın ve hatta çağların eskimeyen, solmayan nefesleri, neferleri olacaklardır inşaAllah…