23 Şubat 2012 Perşembe

DERGİMİZ GENÇ BİRİKİM!


ONBEŞİNCİ SES VE SÖZ VAKTİNDE, DERGİMİZ
G E N Ç    B İ R İ K İ M!



Memleketin üzerinde, soğuğa and içmiş boğuk ve donuk ‘Şubat’ların taze meltemleri henüz esiyordu ki; onların inadına sebatkâr, sımsıcak ve taptaze koca bir çağlayan “Merhaba!” dedi genç dimağlardan ihtiyar – genç tüm erdem sahibi birikimli insanlara.

            Mezkur vakâ hiç olmamışçasına ve yaşanmamışçasına, işte tam o vakitlerde, daha bir bilenerek, bin yürek kenetlenmesiyle, “Biz geliyoruz ve sabrımızla, direncimizle zulmü delmek, def etmek istiyoruz!” coşkusuyla, heyecanıyla ve öfkesiyle güneşe yoldaş olmaya doğru, bir kervan zuhur etti.

            Zulûmatın sıkılganlığına ve dayanılmazlığına isyan bayraklarıyla “Yeter artık!” demeye; biri bine, azı çoğa sayarak adımlara bereket, ivme ve hareket katmaya; niceliğin boşluğundan ve loşluğundan nitelikli, azimli ve kaim bir hayatı canlandırmaya/dallandırmaya; sevdanın en zahmetli iklimlerinde, baharlara aşk tonlu umutlarla tebessüm sunmaya; eşref katkılı zerreciklerden/insanlardan, devasa erler çıkarmak adına, her şeye rağmen, vakitler damıtmaya, nur akıtmaya doğru bir yelken açıldı.

            Meş'um kararların, karanlıkların, karamsarlıkların aksine ve üstüne, Rabbanî solukların gündem tutması derdi ve gayesiyle köklü bir karar alındı! Gençler bir, iki ve üç iken, bununla Birikim tutuşturmak kaydıyla; “Kararımız Genç Birikim’dir!” nidası yükseldi o vaktin, şafağa sevdalı ve zulme/ küfre/ fesada/ tağyana kavgalı özgürlük hasretlisi muhkem kardeşlerimizden…

            Gaye; Yaradan’ın ve Yar Eden’in Ahkâmını kuşanmaktır yüreklerden yüreklere, diyarlardan diyarlara… Tek rehber, önder ve öğretici olarak insanlığa bağışlanan Rasul-ü Zişan Efendimiz ile yürümek ve O’nunla anlamlarda ahlâk bulmak için… Ve dahası; ümmet olmaya, vahdet olmaya, kardeş olmaya… ahd edilmiştir.

            Ve şimdi tavizsiz soluklarla kaygı dolu cümleler kurulmaktadır hayata. Onca geçen zahmetli ve nedametli yıllar,  kavileştirmiştir gençleri. Ayakları yere basar olmuş, zihinleri genişliklerle dolmuştur. Yaşları kemale ermiş, sözleri olgunlaşmış ve filizler çınara durmuştur.

            Sözlerin en güzelinden yola çıkıp yalnızca o Söz için söylenmişleri dermeye; kıymet ve rahmet vâz eden sözcüklerden cümleler derlemeye; ebediyetin girizgahı olan ölümü hayatla dengelemeye; kazanılan her bir tecrübeyle mühim bir demlenmeye ve Hakk katında değerlenmeye dikkat edilmiş, hep dikkat çekilmiştir.

            Genç, bunlardır işte… Birikim yüklü günlerin, dünlerin ve tüm ömürlerin erdemli taşıyıcılarıdır onlar.

            Selam olsun onlara ve onlarla güzelleşecek, düzgünleşecek, özgünleşecek daha nice onurlu on beşinci yıllara!..

6 Şubat 2012 Pazartesi

AYda On İkinci Söz VAKTİ



yıl olmuş on iki
ve yeniden doğmuş Ay Vakti
solmuş ümitsizlik hepten
satırlara ışıtan cümleler doluşmuş

&

hem söz doğurandır o
hem de öz doyuran
tebessüm savuran
tanışlara
barışlara
varışlara
yanışlara
ve tüm uyanışlara

&

öznesidir anlamın
anmanın nirengi noktasıdır
seven ve sevindiren

&

ey uyuşkan sine
sen kalk artık
ve aşka diren