25 Mayıs 2011 Çarşamba

İNCE DOKUNUŞLAR III


Sevdalanmak, bir kaygıyı yüreğe perçinlemek demektir. Günlük ve gündelik olmamaktır. Birlik olmaktır. Tüm erdemleri, hücrelere zerk etmektir. Ve yeniden doğmaktır.

***

Nefsi ve şeytan aleyhillane’yi hoşnut etmenin kolaylığının zıddına, Hakk Tealanın muradına vakıf olmanın zorluğu, insanı çepe-çevre kuşatma altına almıştır daima.

***

Bir yaman döngüdür ki dünya, döner de durur. Bir ulvi tercih uğruna yürekler depremvarî, insanları bir oraya bir buraya vurur da savurur. Ve canlar kavrulur.

***

Eğer aydınlık sevdasıyla büyümeyi bilmeseydi insanoğlu, nasıl aşabilirdi kapkaranlık meşakkatleri? Sabır ve tahammülle sıkıntılarını silmeseydi, ne olurdu ya?

***

Zaman olur, yorgun düşer insan. Bitkin ve solgun bedenine inat, yüce dağlar misali ümit yeşertir benliğinde. Çünkü o, inanmıştır, yılmamıştır ve yıkılmamıştır.

***

Her nefes alışımız, ardında binlerce şükür taşır. Müminler, selam için birbirine bakışır. Ümmet olanlara, devasa bir vahdet yakışır. Kardeşler, daha ne diye atışır?

***

Yollar boyu ve günler boyu insanlar akıyor hakikate umarsız. Dünya esaretinden azad olma fikriyatı, handiyse rafa kaldırılmış. Akleden bir kalple imar’a koyulmalı.

***

Vermek lazım; gerek vardan gerek yoktan, gerek maldan gerek candan, gerek gizli gerek aşikâr, gerek az gerek çok, gerek yakına gerek uzağa… Öyle ya da böyle vermek!

***

Yollar, yürüyenler içindir. İçinden yürümek gelmeyenler, yollara çıkmamalıdırlar. En büyük azık, dirençtir. Ve “direnmek gül dikmektir karanlığın bağrına…”

***

Üretken ve cevval şahsiyetler, nabızlarına hücum eden hayat metrajlı kanlarına, hep sevdaları uğruna yol buldururlar. Uzak değil bunlar bize. Yeniden Bismillah gerek!

***

Adım adım yürümeye başlayanlar, onurlu bir koşunun sınırlarını zorlamak durumundadırlar. İzzeti kuşanan muhsin kullar, yoldaki engelleri delmekle görevlidirler.

***

Yılgın ve ölgün hallerden rücu etmenin vakti, çoktan geldi ve geçti bile. Müminler, daha neyi beklerler? Bir kıvılcım arar-durur insan. Aradığı kendidir asıl!

***

Her can, bir an’dır. Canını an’lara feda etmeden tan’lara ermek ne mümkün! Vakti kuşanmaksızın, seherlerde seferlere çıkmaksızın zaferlere ulaşmak imkânsızdır.

***

Sevdasına şehid olma arzusuyla yanıp tutuşanlar, evvela şahidliğin yollarında samimiyetlerini icra etmek gerektiğini akıllarından/yüreklerinden çıkarmamalıdırlar.

***

Derdi, kaygısı, hedefi Hakkı razı kılmak, Hakkın şahitliğini yapmak, mücadeleci bir tavrı taşımak olanlar; sözleriyle eylemlerinin ne kadar benzeştiğine dikkat etmelidirler.

***

Hayatı verene, verdiklerini hakkıyla iade edebilmenin yolu; Kitabullah’ın sımsıcak kollarındaki nadide yerlerimizde konaklayabilmenin nasıllığını bulabilmektir.

***

Müslümanca yaşamak için, ömürlerini, bütün zorluklara ve meşakkatlere rağmen Allah’a adamanın şuuruyla feda edebilen rahmet erleri, insanlığa bir/bin umut yayarlar.