4 Ağustos 2012 Cumartesi

Ramazan, kavurucu sıcaklara vahiy serinliği.

ramazan kimdir dedim, bir cevap bekledim yüreğimden
bakın ne sözler dökülüverdi şu aciz kalemimden

 Açlıktan kıvrandıran, susuzluktan yandıran, solukları hızlandıran; ama günün son ışıklarıyla gelen Muhammedî davete kadar mazaret kabul görmeyen.

Gözlerde fer, dizlerde derman, akıllarda ferman koymayan; lakin akşamın ‘merhaba’sıyla müjde doğan yüreklere kan getiren, onları diri tutan.

Midecağızı aç ve susuz bıraktığı kadar, aklı ve zihni daha bir bileyerek daima uyanıklaştıran, müreffeh kılan.

Acıkırken acıkmışları, susamışken susamışları, takati kesildiğinde takatsizleri hep hatırlatan, hep akılda tutan ve hep duyarlı kılan.


İftarında hamd ve şükür ve dua meyveleri bitiren; sofradaki aşa uzanan el sayısının çokluğu oranınca sofra ehlinin mutluluğunu kat be kat ziyadeleştiren, ihlasını zenginleştiren.

Günü hakkınca omuzlayabilmek için gözleri sahurlara binbir hevesle açtıran; her lokmayı bir saate müsavi sayan, bereketli duruşlarla aşk kaynatan.

Sadece kendi için yaşamaktan vazgeçiren, başka canlara doğru yelken açtıran; ümmetçe vahdet olmayı öğreten, bireyden topluma virajsız yol bulduran.

Paylaşmanın ve aklaşmanın destanını keselerle açtıran; temizlenmeyi o keselerden olabildiğince vazgeçmekte bulduran, verdikçe erdiren, yığdıkça yerdiren bir anlam harikası.

Bütün bir müslüman coğrafyayı yürek sofrasına davet eden; onlarla yiyen, onlarla doyan, bir tek buyrukla tüm uyrukları dize getirmeyi öğütleyen.

Gündüzlere açılan gözlere, gecelerin kıymetini bildiren; karanlığın en koyu anını, aydınlığa gebe olduğuna müjdeci yapan, nurlanmış çehreleri seherlerde seferlere çıkaran.

Tekbirle başlayıp tevhidle taclanan bir eşsiz daveti, günlere adres yapan; bir nida ile ezberi bozan ve bir diğeriyle de şükrü getiren esrarlı misafir.

Kötüyü, hatayı, yanlışı ve günahı lügatından sürgün eden; onları ikliminden fersah fersah uzaklara süren; uğradığı mekanlara iyiyi, güzeli, doğruyu ve sevabı nakış nakış, gün gün ve rahmet rahmet işleyen.

Şeytanlara ve şeytanlaşmalara karşı olan ezelî düşmanlığını sıcağı sıcağına sürdüren; elinde sağlamca zincirlerle onları tutsaklaştırma adına sokak başlarını, hane taşlarını tutan.

Gün, salına salına batı yuvasına doğru süzülürken, nimetleri bağışlayana eğilme vaktidir diyen; eğildikçe yükselmenin lezzetine sevk eden, dinlene dinlene tekrar tekrar mirac rüzgârları estiren.

Çehresine tebessümü ve sevgiyi giydiren; böylece çevresine emniyet ve huzur yayan insanları, geniş havzasında, oruç desenli tahtlarında ağırlayan.

Elde Kur’an’ı, kalpte iman’ı hareketlendiren; ayet ayet, sure sure tüm müminler atlasını kuşatan, kavurucu sıcakların dolayımında vahiyle serinlik taşıyan.

Ve nihayetinde kalpleri buluşturan, merhameti yoğuşturan, vuslat yanığı bedenleri ovuşturan, mütebessim simaları arzın iki ucuna bir mahya gibi tutuşturan, böylece melekleri kıskandıran...

Günlerin kemale erdiği noktada, yolculuğa hazırlanan, ‘onbir kardeşine’ dünyayı emanet bırakıp bir daha ki gelişine ümitler yayan; ışıl ışıl parıldayan gözlerde nehirler akıtan bir sevda sancağıdır o.

Bu yazı, 04.08.2012 tarihinde www.dunyabizim.com da yayınlanmıştır.

3 Ağustos 2012 Cuma

Ali Ünal da yazmıştı, Muhammed Esed de.


            İki kitap var şimdi elimin altında. İkisi de Mekke diyor, Yol diyor. Mekke bir yol mudur? Yoksa yol bir Mekke midir? Seçmesi fazla zor gibi gözükmese de, bu soruların cevaplarını kitaplarımıza bırakmak en sağlıklıcası.

Ali Ünal muhterem der ki; Mekke Resullerin Yolu. Tüm Resullerin ortak durağı. Her Resulün çağrı macerası gelip Mekkede düğümleniyor. Mekke bir sembol. Yolun anlam coğrafyasının ana hatları Mekkeden başlıyor.

Kitapta bütün Allah elçilerinin Mekke merkezli davet günleri konu edilmektedir. Bazılarınınki ise mecazen dillendirilmektedir. Misalen, Yusuf ve Musa Peygamberler Mısır diyarının sakinlerindendirler. Kimi Peygamberlerin yolu direkt kesişir Mekkeyle, İbrahim as. ve Muhammed sav. gibi; kimisininki ise en direkt yolla kesişir.

Eserde konu ağırlığı Muhammed aleyhisselam’ın Mekke dönemi hayatıdır; her ne kadar son bölümlerde Medineden de söz edilse de, bu Mekke yoğunluğu kadar değildir. Vel hasıl Mekke, Allah azze ve celle’ye kulluğa daveti sevda edinen Resullerin en kadim ve her daim beldesidir.

Muhammed Esed, Mekkeye Giden Yol deyip de rotasını Mekkeden yana çevirirken, aslında ne büyük bir tercihin kollarında olduğundan habersiz değildir. 1932 yılının güzünde Arabistan içlerinden başlayan, Arab yol arkadaşı Zeyd ile geçen ve yirmiüç günün sonunda Mekkede noktalanan bir yolculuk... Muhammed Esed için, asla unutulup üzeri kapatılacak basit bir hatıra değildir yolculuk boyunca yaşadıkları. Önceleri sadece kendi özeline girdiğini düşündüğü bu yolculuğunu; sonraları Batılıların, İslam ve Müslümanlar hakkındaki yanlış ve insafsız bilgilenmelerinden ötürü genele yaymanın daha doğru sonuçlar getireceğine inanır.

Seyahati boyunca nelerle ve kimlerle karşılaşmaz ki! Suud Kralıyla mı dersiniz, nice Şeyhlerle mi dersiniz, pek çoğunun adını ilk kez duyduğu şehirler ve şehir insanları mı dersiniz? O sıralar Esed’in Pakistan’ın Birleşmiş Milletler Temsilciliğini yapması, böylesi seferlere çıkmasına avantaj sağlamıştır kendisine. Hele Sahabe neslinin son muhaddis ve müfessirleriyle tanışıp bilişmesi onun için çok büyük kazanç olmuştur. Ve belki de Kur’an Mesajını yazmayı hak etmiştir böylece.

Kur’an Mesajı- Meal Tefsir, Yolların Ayrılış Noktasındaki İslam, İslamda Yönetim Biçimi, Sahih-i Buhari: İslamın İlk Yılları isimli eserleriyle bizler tarafından tanınan yazarımız Esed, Mekkeye Giden Yol isimli mevzu bahis eserini yazmak için de Birleşmiş Milletlerdeki işinden ayrılır. İşinden ayrılır evet ama, bizleri de bu denli lezzetli bir eserle miraslandırır.

Bu iki eserden ve özellikle de Mekkeye Giden Yol’dan sonra aklımıza Malcolm X geliyor her nedense. Onun yolu da Mekke’de aslına rücu etmişti öyle ya! Selam olsun herbirine...

Hani Ömer abi Vahyin Kalbi olarak vasfedip Geleceğiz-Döneceğiz diyordu ya; işte şimdi tam sırası Ona doğru bir kuş olup uçmanın ve sokaklarında usulca süzülmenin...



Bu yazı 03.08.2012 tarihinde www.dunyabizim.com da yayınlanmıştır.