23 Nisan 2010 Cuma

ŞEHR-İ ŞAHANE!













Hem bende hem de bizdesin
İçimde
En kıymetli hanemizdesin
Sen ey İstanbul!

Arzın bağrından yükselen
Nida besteleriyle inşirah sunan
Ve arşın göğsüne uzanan
Muhtevasında izler taşıyan
Bol mineralli ve görkemli minarelerin
Onlardır seni ayrı kılan!

Çekim gücün vakumlara taş çıkartır
Hiçbir belde sana denklik kuramaz
Taşından, toprağından ziyade
Gizemli bir ruh perçinlenmiş
Her cadde ve sokağına!

Büyük bir yük, anlatmaya yeltenmek seni
Sana gelenler, sende doyarlar
İsmin kâfidir şerhine
Görüp de dönmek çok güç olur seni!

Müjdeli bir fetihle
Tarihi sırtlanmıştı, o kutlu kumandan
Güneş yoldaşı
Yağmur gözyaşı
Ve gece haldaşıydı!

Sen, “SEN” oldun sonra
Sensizliğin sesinden
Sergiler serdedildi
Seni kurmak ve sana konmaktı gaye!

Bir tarih
Bir şafak
Bir medeniyet
Ve bir aydınlık!

Hepsi sensin
Hepsi sende
Ve bir uhde var şimdi bende
Fatihler seni bırakmasın!