30 Mart 2008 Pazar

Hal İdraki

Çağa seslenmek, kuşatıcı olmak ve her kesime sesini duyurmak adına hayati tavizler verilmektedir.

Ne pahasına olursa olsun, can-damar öğretilerimizden kopuk bir hayat yaşayamayız.

“Her can ölümü tadıcıdır.” [1] emr-i ilahisi mucibince, bütün bir hayatın hesabı, inceden inceye verilecektir her şeyimizin Sahibine.

Tavizin tavizi, yanlışın yanlışı getirdiği apaçık ortadadır. O halde, hallerimizi enine boyuna masaya yatırıp tahlil etmeliyiz.

Neme lazımcılığın, boş vermişliğin sarpa sardığı bir zaman diliminde, değerlerimizi en ayrıntısına kadar korumak durumundayız.

Malayani ve günübirlik gündemlerle, toplumu oyalama ve insanları tek-tipleştirme çabalarından başka gayesi yoktur medyatörlerin… Ne gariptir ki, insanlarımız, araştırmaksızın ve şüphe duymaksızın inanırlar, bu fısk[2] fışkıran güruhlara!

Kendi gündemlerimizi oluşturamadığımız sürece, sesimizin ve nefesimizin kısır kalacağını bilmeliyiz. Ve yine bilmeliyiz ki, ‘gün’ler içerisinde nihayetinde Hakk ‘dem’ vuracaktır. O müjde, dimağımızdaki çerağımızdır; “ … Allah nurunu tamamlayacaktır.”
[3]

Temel dinamiklerimizi gözden geçirme vakti gelmiştir ve hatta geçmektedir. Üzerinde bulunduğumuz haller, bizlere şahitlik edecektir yevm-i mahşerde. Şehadet vaktinde, yüzümüzün ak çıkması için; karanlık hallerden, mekanlardan uzak durmak ve aydınlığın gülümseyen çehresine kanat açmak yegane derdimiz olmalıdır.


Tekraren kendimize dönme ve kendimiz olma hallerini yaymalıyız çehremize ve çevremize. Ne zamanki, teslimiyetin ıspatı olan temsiliyetimizi öteledik, işte o vakit içten içe vehn[4] sardı dört bir yanımızı.

Ne kötüdür, üç günlük dünyayı, sonsuz hayata tercih etmek…

Ve ne güzeldir, yalan dünyanın oyun ve eğlencesinden sıyrılıp, mükafat gününün bitip tükenmez nimetlerine göz dikmek…


Kendi niteliklerimizi ve değerlerimizi çağın idrakine sunmak çabasında olmalıyız.

Hayatımızı, ince bir ‘tevhid süzgeci’nden geçirmemiz icab ediyor.

İrili - ufaklı her halimizi, gözlerimizin önüne getirmemiz gerekiyor. İdrak ettiğimiz hallerimiz, bizi, soylu bir muhasebeye yöneltmeli ve bu muhasebe sonucunda, bizi bize getirmelidir. Bu kendimize gelişimiz, inanç tasavvurumuzu imar etmeli ve bizi herdem yeniden dizayn edecek bir inşa bilincine sevk etmelidir.

Böyle bir donanımla gün yüzüne çıkan iman erleri, kuşandıkları bu Sevdayla çağlara damgalarını vuracaklardır. Rabbimiz bahtlarını açık kılsın bu kardeşlerimizin.

İyi haller kuşanmayı nasip etsin Rabbimiz bizlere daimen ve Ümmeten…



[1] Enbiya Süresi: 35. ayet
[2] İsyan, Allah'ın emrini terk, hak yoldan çıkma, günah işleme tohumun kabuğunu delip çıkması. Fısk sahibine Fasık denir. (Şamil İs.Ans.)
[3] Tevbe Süresi: 32. ayet
[4] Dünyayı sevmek ve ölümden hoşlanmamak. Ebu Davutta geçen Vehn hadisine bakılabilir.

Hiç yorum yok: