5 Ekim 2007 Cuma

Rahmeti Bırakmamalıyız

Rahmet ve bereket menbaı Ramazan ayının son vakitlerindeyiz.

Hücrelerimizin tümünde bir hüzün, bir ayrılık hissi hasıl oldu. Yine mi ayrılacağız ondan diye düşüncelere dalıp kara kara düşünmekteyiz. Her saniyesinde huzur bulduğumuz bir rahmet iklimi…

Aslında, biliyoruz, onun bize bir uyarıcı olarak geldiğini. Bir yılın hülasasını çıkarma babında bir öğüt ve bir ültimatom. Onunla kendini bulan ve daha bir Rabbine dönenler, son demlerine daha çok dikkat kesilirler. Heybelerine ne kadar rahmet ve bereket doldurabiliriz düşüncesiyle çabalarını ve adımları sıklaştırırlar.

İlk Cumasında yaşadığımız o tarifsiz haz ve mutluluk, şimdi son Cumasıyla, yerini, hüzne ve ayrılığa bırakıyor. İlk günlerde vuslatın sevinci bütün damarlarımıza nakşolmuştu; şimdi son günlerdeyiz ve üzüntünün zirvesindeyiz. Bunu ancak anlayan ve ağlayan hissedebilir.

Hissiyatımızın olabildiğince hassaslaştığı bir iklimi sonlandırmak akıl kârı değil. Kaldığımız yerden devam edemedikten sonra, ciddi manada Ramazanı solumuş olmayız ve Ramazanı hoşnut edememiş oluruz. Onu uğurlarken, Salih amellerimizi de, Onda kazandığımız güzel hasletlerimizi de uğurlamayalım. Onunla gelenler, tekrar O gelinceye kadar üzerimizde dursun, gitmesin ve ölesiye yitmesin.

O, güzellikleri ve hayrı bırakmaya, kökleştirmeye gelir; götürmeye değil. Hayr’ı getirip şerr’i, iyi’yi getirip kötü’yü, Tevhid’i getirip Şirk’i, adalet’i getirip zulm’ü… def etme gayesindedir Aziz Ramazan. Onun bu aziz görevinin bilincine eremediysek eğer, kaybedenlerden olma riskimiz var.

Onun gelişiyle kenetlendiğimiz Kitab-ı Kerim’e daha fazla yönelmek, anlamak ve yaşamak… Hayatımızın biricik gayesi bu değil mi zaten. Rasulümüz’ün halleriyle beraber anlamaya ve yaşamaya azmettiğimiz vakit, Rıza-i Hakk’a erebilmiş olabileceğiz biiznillah.

Rabbimiz, kendine yaraşır hallerimize bereket katsın ve bu mübarek iklimin rahmetinden bizleri bir an bile beri kılmasın. (AMİN)

Hiç yorum yok: